Yılın bitmesi ile birlikte ‘’Zam isteyeceğim ama bunu nasıl yapacağım?’’ sorusu da zihinleri meşgul etmeye başladı. Veya ‘’Zam yapılacak mı? Yapılacaksa beni tatmin edecek mi?’’ gibi endişeler taşıyan büyük bir çoğunluk olduğuna eminim. Ücret artış talebinizi nasıl dile getireceğiniz veya nasıl bir cevap alacağınız ile ilgili kaygılarınızın olması çok normal. Dolayısıyla aynı endişeleri yaşayan birçok insan var, yalnız değilsiniz…
Bu yazı ile endişelerinizden biraz da olsa kurtulabilmenizi ve dilediğiniz zammı alabilmenizi umut ediyorum. İşe yararsa beni de görürsünüz artık 🙂
Öncelikle eğer çalıştığınız kurumda, ücret sistemi veya zam oranlarını belirleme ile ilgili profesyonel bir çalışma yoksa, muhtemelen siz bir talepte bulunmadıkça ya beklentiniz altında ya da hiç zam alamayacak olmanız muhtemel.
‘’ Ağlamayan çocuğa emzik vermezler.’’ atasözümüzde olduğu gibi, sesinizi çıkarmadan bir şeylerin kendiliğinden olmasını beklemeyi düşünüyorsanız, üzülerek belirtmeliyim ki daha çok bekleyeceksiniz! Bu sebeple eğer aldığınız ücret konusunda bir memnuniyetsizlik yaşıyorsanız bunu mutlaka dile getirmelisiniz. Nasıl yapacağınız konusu tabii ki önemli. Biz de zaten bunun üzerinde duracağız. Zam isteğinizi nasıl dile getireceğinizi tasarlamadan önce yapılan ‘’ön hazırlığın’’ istediğiniz sonucu almanız açısından kritik olduğunu belirtmeliyim.
Hazırlık öncesi bir soruya netlik kazandırmamız gerek.
İşvereniniz size her yıl zam yapmak zorunda mı?
Eğer iş sözleşmenizde maaş zam oranları veya dönemleri ile ilgili net bir tanımlama yoksa -ki genelde olmaz- zam yapmak zorunda değil. Ancak birçok çalışana zam yapıyor ama size yapmıyorsa ve bunun için geçerli bir sebebi de yoksa hukuken hakkınızı aramanız mümkün. Hukuki yollara başvurduktan sonra aynı şirkette çalışmaya nasıl devam edeceğiniz konusu ise muamma tabi…
Gelelim ön hazırlık aşamasına…
Ücret artışları ile ilgili şirket prosedürü nasıl işliyor?
Ücret artış bütçeleri ne zaman belirleniyor? Maaş zamları ne zaman uygulanıyor? Neye göre artış yapılıyor? Gibi soruların cevabını bulmakla işe başlayın. Aksi takdirde prosedüre aykırı bir istek karşılık bulmayacaktır.
Şirketin mali durumu hakkında bilgi edinin.
Şirketin genel mali durumu nasıl? Geleceğe yönelik hedefleri var mı veya yatırımları olacak mı? Bu yıl maaş zamları konusunda nasıl bir strateji izlemeyi düşünüyor? Satışlar ve karlılık oranları ne durumda? Yılbaşında belirlenen hedefler tuttu mu? Gibi soruların cevaplarını bulmanız oldukça önemli. Tabii bu araştırmayı alenen yapmak yerine daha çok gözlem ve kendi izlenimleriniz ile gerçekleştirmeniz daha doğru olacaktır.
Piyasa araştırması yapın.
Piyasada sizin donanım ve deneyiminize sahip kişilerin ücretlerini araştırmak işverene gerçekçi beklentiler ile gitmek açısından önemli. Bazı kariyer portalları bu aralıklar konusunda bilgi veriyor olsa da Linkedin’ de minik bir araştırma yapabilirsiniz. Sizin profilinize benzer kişiler ile iletişim kurarak bilgi rica edebilirsiniz. Bunu yaparken direkt onların aldığı ücreti sormak yerine ‘’Piyasada bu profilde ve pozisyonda şu sektörde çalışan bir kişinin maaş aralığı sizce ne olmalı?’’ Şeklinde sorular yöneltmeniz çok daha uygun olacaktır.
Ne kadar artış istediğinizi net olarak belirleyin.
Araştırmanızı yaptıktan sonra, şu sebeplerle maaşımda iyileştirme rica ediyorum yerine; ‘’%20’ civarında bir artış umuyorum.’’ şeklinde gitmeniz sonuç almanızı kolaylaştıracaktır. Ne istediğinizi bilerek gitmek her zaman daha etkilidir.
Zam istemek için haklı gerekçeleriniz var mı?
Ne kadar kazanırsak o kadar çok harcıyoruz bu bir gerçek ve bunun bir sonu yok. İnsan ihtiyaçları sonsuz biliyorsunuz. İşvereninizi ikna etmeden önce, zam isteme gerekçelerinizle ilgili kendi kendinizi ikna etmelisiniz.
- Beklenen performansı sergiledim mi? Veya üzerine çıktım mı?
- Mevcut sorumluluklarım dışında extra bir katma değer sağladım mı?
- Bana verilen somut/soyut hedefleri gerçekleştirdim mi?
- Başarılarım neler?
- Çalıştığım süre içerisinde kuruma nasıl katkılarım oldu?
- Yeni bir öneri veya proje sundum mu?
Gibi soruların cevabını listelemenizde fayda var.
Zam isteme gerekçelerinizi kişisel nedenlere bağlamanız – bir çocuğunuzun doğması, yeni bir ev almanız veya borca girmeniz vs- gayet insani şeyler olmasına rağmen bütçenizi yönetmek, yani ayağınızı yorganınıza göre uzatmak sizin sorumluluğunuzda. Eğer işverene göre aldığınız ücret normalse harcamalarınızdaki bireysel artıştan etkilenerek size zam yapmayı düşünmez. Unutmayın diğer çalışanlarında benzer ihtiyaçları olabilir.
Peki ne tür gerekçeler daha olumlu karşılanır?
Gösterdiğiniz üstün performans, terfi etmiş olmanız, mevcut ücretinizin piyasa şartlarının altında olması -sıkı bir araştırma ile doğru rakamları belirlemiş olmanız gerek-, mevcut iş tanımınıza ek sorumluluklar almış olmanız, iş tanımınızda yeni yetkiler veya riskler içeren bir değişiklik olması, daha fazla seyahat etmeniz gereken ve bunun süreklilik arz edecek durumda olması gibi gerekçeler daha gerçekçi ve kabul edilebilirdir.
Bu cümleleri kullanmayın!
Zam yapılmazsa işten ayrılacağım.
Direkt olarak rest çekmeniz, işveren tarafından tehdit olarak algılanabilir ve çok vazgeçilmez bir çalışan değilseniz tamamen ters tepebilir. Ayrıca hiç kimse vazgeçilmez değildir. Ne kadar iyi olursanız olun aman ha öyle bir yanılgı içine düşmeyin.
X kişi benden daha az kıdemli olmasına rağmen, benden yüksek maaş alıyor.
Şirketlerin genelinde, çalışanların birbirlerinin maaşlarından haberdar olması pek istenmez. Böyle bir gerekçe ile gitmeniz ilk önce bu açıdan doğru değil. Ayrıca siz her ne kadar kendinizi karşılaştırdığınız kişiden daha fazlasını hak ettiğinizi düşünüyor olursanız olun işveren açısından durum aynı olmayabilir. Değilse istediğiniz zammı alamama olasılığınız daha fazla.
Aldığım maaş bana yetmiyor geçinemiyorum.
Şirketin ücret skalası piyasanın altında ise bu savunma geçerli olabilir. Ancak bütçenizi iyi yönetememekten de kaynaklanabilir. Yine de gerekçe olarak sunmamanızda fayda var.
Daha iyi bir iş teklifi aldım. Eğer maaşımda iyileştirme olmazsa değerlendirmek zorunda kalacağım.
Eğer gerçekten böyle bir teklif almadıysanız ve işveren zam talebinizi kabul etmezse ‘’Ben gitmiyorum, kalıyorum.’’ demeniz de çok hoş olmayacaktır. İşveren bu tür gerekçelerle tehdit edilmeyi sevmez ve kabul edeceği de varsa tam tersi yönde bir karara varabilir.
Yukarıda sıraladığımız gerekçelerin büyük olasılıkla kabul görmeyeceğini belirtmek zorundayım. Çünkü size işveren evet derse, şirket içinde başkalarına örnek olabileceğini düşünecektir. Yarın diğer çalışanlarında aynı taleple gelebileceğini düşünür ve bu öngörüye dayanarak hayır yanıtı verir. Bu gerekçeler nispeten patron şirketlerinde geçerli olabilir. Nasıl bir etkisi olacağını işvereninizi iyi tanıyarak kestirmeniz mümkündür.
Almak istediğiniz verdiklerinizden fazlaysa sonuç alamazsınız. Bu sebeple gerekçelerinizin gerçek anlamda doğru ve geçerli olduğundan emin olmalısınız.
Zamanlama önemli!
Araştırmalar bu tür isteklerde bulunmak için en doğru zamanın Perşembe günü olduğunu gösteriyor. Tabii her koşulda geçerli değil. Yöneticinizi iyi tanımak, eşref saatlerini bilmek ve doğru zamanı/ortamı yakalamak oldukça önemli.
Zam istemek için en uygun zamanlar!
- Başarılı bir projenin tamamlanmasından bir süre sonra, (hemen değil)
- Şirketinizin olumlu mali sonuçlar açıkladığı dönemlerde,
- Sözleşme sürenizin dolmak üzere olduğu dönemde,
- Sizden daha fazla sorumluluk beklendiğinde veya yetki verildiğinde,
- Bir sonraki yılın departman bütçeleri hazırlanmadan önce,
- Performans notunuzun açıklandığı dönemden bir süre sonra ( tabii yüksekse)
Konuşmayı nasıl ve kiminle yapmalı?
Konuyu önce kendi yöneticinize açmanız daha doğru. Yöneticiniz ile görüşmeden insan kaynaklarına veya direkt patrona gitmeniz tam tersi olumsuz bir etki yaratabilir. Yöneticinizden bir sonuç alamazsanız onun da onayını alarak bir üstüne veya insan kaynakları departmanına gidebilirsiniz.
Yazılı olarak yani e-mail ile zam istemek en yanlış yöntemdir. Maaş artışı istemenin en iyi yolu yüz yüze görüşmektir. Yüz yüze bir isteği geri çevirmek, yazılı olarak yapılandan daha zordur. Ayrıca beden diliniz, kararlılığınız ve duruşunuzu yansıtabilmek yüz yüze görüşmede daha mümkün olacağından karşı tarafı ikna etmek için daha doğru bir yöntemdir.
Prova yapın ama ezber yapmayın.
Konuşmaya nasıl gireceğinizi ve ne tür gerekçeler sunacağınızı önceden prova etmelisiniz. Ancak konuşacaklarınızı cümle cümle asla ezberlemeyin. Vermeniz gereken ana mesaja odaklanın ve kendinizi rahat hissedene kadar birkaç kez konuşmanızı prova edin.
Olumlu bir giriş yapın!
Konuşmaya ‘’ Bir maruzatım var!’’ diye hemen malum mevzu ile girmeyin. Mümkünse herhangi bir sohbetin doğal akışı içinde konuya girmekte fayda var. Eğer bu mümkün değilse öncelikle şirketiniz, yöneticiniz veya işinizin olumlu yönlerini vurgulayarak ve geçmiş dönemde başardıklarınızdan bahsederek giriş yapın. Aldığınız yeni sorumluluklardan ve gelecekte neleri başarmak istediğinizden bahsedin. Bunların sonunda gerekçelerinizden ve beklentinizden bahsedebilirsiniz.
Özgüvenli bir duruş sergileyin ve kendinizden emin görünün. Sert bir ses tonu ve beden diliniz olmadığından emin olun. Göz teması kurarak konuşun. Herhangi bir şey ile ilgilenmeyin ve kendinizi tamamen konuşmanıza verin. Dik oturun ve kararlı görünün.
Birçok yönetici anında evet demeyecek. Çoğu düşünmek veya değerlendirmek için zaman isteyecek. Böyle bir durumda eğer geri dönüş olmazsa nazikçe değerlendirmenin ne durumda olduğu ile ilgili bilgi istemekten çekinmeyin.
Hayır cevabı alırsanız sebebini anlamak için daha detaylı bilgi isteyin.
Ve mutlaka şu soruları sorun.
- Peki, şartların oluşması için neye ihtiyaç var?
- Ne olursa talebim karşılanır?
- Sizin beklentiniz nedir?
- Bunu bir daha ne zaman konuşabiliriz?
Umarım gereken bilgileri edindiğiniz faydalı bir içerik olmuştur.
Herkesin emeğinin karşılığını aldığı pozisyonlarda, keyifle çalışmasını ve taleplerinin makul ölçüde karşılanması ümidiyle…
Bol şans diliyorum.
Sinem Işık